Bu yazın ter kokusu dalında birincilik ödülünü ön masada oturan abiye takdim ediyorum. Otobste yanımda kokanı anladım da cafe'de başka masada oturanın ter kokusu ??
Arka masada sürekli ağlayan çocuktan rahatsız olmuyorum da meraktan çatlayacağım. Neden? Yani mutlaka bir sebebi olmalı. Anne mahçup olmasın diye dönemiyorum öte yandan çocuğu oyalayıp susturma ya da "aç bu aç" "hmmm uykusu var" gibi haminne dürtülerimi dizginlemek için de epey uğraşıyorum.
An itibariyle bir koca fincan sade kahveyi götürdüm de uyku denen şeytan bana mısın demiyor. Geldi göz kapaklarıma yerleşti. Hayır bişey değil kitap okuyamıyorum okusam sızıp kalacağım.
Kitap Mrs Dalloway. Önce bir hop noluyo lan ne biçim yazmış deli mi ne diyorsun sonra bilinç akışı mı ne karın ağrısıysa sarıyor adamı. Bu arada bir Virginia Woolf değilim bir Alex hiç değilim ama burada yazarken ha boyna bilinç akışı şeysi uygulayıp duruyorum bilinçsizce. Hani o bir flashback bir falshforward bir deli deli hallerim var ya hah işte o bilinç akışıymış. Geveze filan değilim yani bir edebiyat türü uygulaması ile başbaşa bırakıyorum okuyanı. Hey allahım sana geliyorum!
An itibariyle ufaklığın desibel yükseldi ve ben basık avm havasından muzdarip olduğuna beredeyse eminim çıkarın abicim çocuğu açık havaya aaa ....
No comments:
Post a Comment