Tanrıçaların işi kolaymış. Bir kere Olimpos’talar ve tatil, otel, devremülk, çadır dertleri yok. Sonra çok hareketliler. Her zaman ince, güzel ve çekiciler. Büyülü güzellikleri var. Bir anda ülke, kıta değiştirebiliyorlar. Pegasus indirimi dertleri de yok. Bir hareketle kuş olabiliyorlar, bir anda insanları taş haline getirebiliyorlar. Adrenalin dolu hayatları var. Kilo tutmuyorlar.
Perfidia, kötü, aldatan kadın kontenjanından, bir mit, arya kahramanı, güzel kadın, Pandora desen şeytani güzellikte. Güzellik her zaman tehlikelidir derler zaten. Günümüzde yaşamadıkları için şanslılar. Gerçi, tanrıçaların ölümsüz oldukları ve bizimle yaşadıkları ancak zaman boyutunun farklı olduğu söyleniyor.
Bizlerse, profiterolün üstüne karadutlu dondurma koydurup yiyoruz, üstüne de ahududulu smoothie içiyoruz. Güzel. Ama sonra tanrıçalar gibi karanlık maceralara atılmıyoruz. Evlerimize gidip feyse, twite giriyoruz, dizi izliyoruz. Gece karnımız yine acıkıyor. Öyle fit olma şansımız yok.
Olsa olsa bir vampir bizi ısırcak ta belki form değiştireceğiz, hiç olmazsa sadece kan içeriz de biraz daha sağlıklı ve sportmen olabiliriz. İçtiğimiz kanın niteliği de önemli tabii. Donör insan, et mi yiyor, kanı kekik mi kokuyor, kan şekeri var mı, bunları da incelemeli. Isırmadan önce bir sağlık ocağına götürmeliyiz kurbanlarımızı.
Böyle şansımız olmadığına göre bize artık kişisel gelişmek kalıyor. Gelişeceğiz, bedenimiz, ruhumuz, yüreğimiz, aklımız dengede olacak. Tanrıça olamasak da gelişkin insan oluruz bari.
Ama sadece biz gelişince olmuyor, yetmiyor, tüm insanları aynı anda geliştirecek bir formül bulunmalı. Sen geliştin tamam, ama ya çevrendekiler. Sen tamam, formdasın, başarılısın, yoga yapıyorsun, sonra diyelim evleneceksin, kayınvalide adayı sana taktı, bu kız mini etek giyiyor dedi. Hadi bakalım, sen istediğin kadar gelişmiş ol. Bir anda unutursun her şeyi, bayramda onun gıcığına bayram ziyaretine mini etekle gidersin ve savaş baltası ortaya çıkmış olur.
Yemeğe gidersin, garson, size birer çorba çekeyim mi der, ya nerden çekiyorsun çorbayı, koysana daha kolay değil mi. Tatlıcıya gidersin, baklavanın üstüne dondurma bırakayım mı der, hayır bırakma koy sen, ben onu mideme bırakırım.
No comments:
Post a Comment