Hamile olduğumu öğrendiğim ilk günlerden itibaren BYBO sitesini arkadaşlarım Başak ve Tuncay'ın önerileriyle takip etmeye başladım. Yayınlanan tüm yazılar, Eren'in bebek ve çocuklarla ilgili önerileri, hamilelik günlükleri ve en önemlisi normal doğum hikayeleri bana çok yardımcı oldu. Çünkü ben de bebeğimi normal doğumla dünyaya getirmeyi çok istiyordum. Bu nedenle diğer anne adaylarına da yardımcı olabileceğim düşüncesiyle normal doğum hikayemi yazmaya karar verdim.
Öncelikle hamileliğim boyunca bebeğimin sağlığını ve benim sağlığımı ciddi derecede sıkıntıya sokacak hiçbir sorun yaşamadım. Hamileliğimin en büyük sorunu ise 6,5 ay devam eden çok şiddetli mide bulantılarımdı. Çalıştığım için mide bulantılarım gerçekten beni çok sıkıntıya sokuyordu ama en büyük derdim bebeğimi çok iyi besleyemediğim düşüncesiydi. Neyse ki bütün kontrollerde bebeğimin gelişimi normaldi ve ben her muayeneden sonra biraz daha rahatlıyordum. Bazı günler ne yesem çıkarıyordum ve yine de yemeğe zor da olsa devam ediyordum. Doktorum hiç onaylamamasına rağmen bulantılarım için ilaç verebileceğini söyledi ama ''Bence kullanma mümkün olduğunca az ilaç ikiniz için de daha iyi.'' demesi zaten benim ilaç kullanmamam için yeterliydi. Ve bebeğim ve ben ilaç kullanmadan bu zorlu dönemi atlattık.
Hamileliğim boyunca bel, sırt, ayak ağrısı çekmedim. Hatta son günlerim temmuz ve ağustos ayına denk gelmesine rağmen vücudumda ödem yok denecek kadar azdı. Sanırım bunu günde 4 litre su içmeme ve meyve-sebze ağırlıklı beslenmeme borçluyum. (Tabi proteini de unutmamak lazım :)) Hamileliğimi de 9,5 kilo ile tamamladım. Hamileliğimin son ayına girdiğimde ise en büyük düşüncem bebeğimi normal doğum ile dünyaya getirebilmekti. Bunun için her akşam dua ediyordum herhangi bir sağlık problemi oluşmaması için... Çünkü böyle bir durumda sezaryen olmak zorunda kalabilirdim. Tabii ki önemli olan bebeğimin sağlığıydı ama yine de içten içe her zaman normal doğum yapmak istedim. Ve normal doğumu sonuna kadar destekleyen bir doktora sahiptim. Bu süreçte benim en büyük şansım doktorumdu.
40 haftalık bir maraton olan hamileliğimin 38. haftasında bebeğimin boynuna kordon dolanmış olduğunu öğrendim. Kendi doktorum izinde olduğu için doğum yapacağım hastanenin diğer doktorunun yaptığı muayenede öğrendim bu durumu. Doktorun: ''Bebeğin boynunda kordon var, normal doğum yapabilirsin ama sancı sırasında bebeğin kalp atışları yavaşlarsa sezaryen olursun.'' demesi hala kulaklarımda. Bunu duymamla beraber hemen gözlerim doldu, doktorun beni teselli çabaları da boşa gitti tabii ki :)) Eşim ve ben kara kara düşünmeye başladık. Acaba bebeğin sağlığı tehlikede mi? Normal doğumda ısrar etmesek mi? Sezeryan olacaksam gün mü alsak? gibi sorular aklımızda dolaşmaya başladı. Eşim her zaman isteklerime saygı duyarak yanımda oldu. Ayrıca annemin de normal doğum yapabileceğime dair cesaretlendirmelerini de yabana atamam. İkisine de çooook teşekkür ediyorum. Sonunda kendi doktorumuzun yapacağı muayeneyi beklemeye karar verdik.
39. haftanın ortalarında kendi doktorumun yaptığı muayenede kalp atışlarında hiçbir sorun olmadığını öğrendik. Kordonla ilgili sorduğumuz tüm soruları da hiçbir sorun yok diyerek cevaplayan doktorumuz bizi içimiz rahat şekilde eve yolladı. Sanırım bizi çok düşünceli görünce detaya girmeyerek bizi rahatlattı. O sıralar bize o kadar iyi geldi ki bu tavır, olumsuz tek bir şey duymaya da gücümüz yoktu zaten. Son olarak doktorumuz 40 haftanın bittiği güne bize randevu verdi ve düzenli sancılarım gelirse, suyum birden boşalırsa, yoğun şekilde kanamam olursa hastaneye gelmemi tembihleyerek beni yolladı. Bu günlerde çevremdeki herkes (annem, babam, kardeşlerim, eşim, arkadaşlar...) doğumumla ilgili yarın olacak, öbür gece olacak diye tahminler yapmaya başladı. Arayan arkadaşlar ve akrabaların ''sen hala doğurmadın mı?'' nidaları artmaya başladı. Bu durum tabii ki ilgi, sevgi ve meraktan ancak bana o günlerde hiç iyi gelmiyordu diyebilirim. İyice stres yapmıştım. ''Ne zaman doğacak?'' düşüncesi hiç aklımdan çıkmamaya başladı. Bebeğimin sağlığı için her geçen gün biraz daha endişeleniyordum.
Vee 40 hafta doldu. Ben hala sancılanmamıştım. O gün doktor kontrolümüz vardı. (7 Ağustos 2013/ Ramazan Bayramı arefe günü) Son haftalardaki NST muayenesini yaptırdık, doktor ultrasonla baktı ve doktorun karşısına oturduk. (Konuşmamızı aynen yazıyorum.)
- Her şey normal, 3 gün sonra tekrar NST için gelirsiniz, bu sırada anormal bir şey olursa beni arayın ve hemen hastaneye gelin.
- Bugün günümüz doldu, bebek için diğer doktor iri bebek demişti, kordon var demişti, normal doğum zor olabilirmiş, sezaryen mi yapsak, bebeğe bir şey olmasın.
- Eğer sen sıkıldım artık dayanamıyorum diyorsan sezaryen yapalım ama bence normal doğum yapabilirsin bebeğin hiçbir anormal durumu yok, ben sana güveniyorum bence normal doğum yaparsın.
- Ben de çok istiyorum normal doğum yapmak ama ya bayramda sancılanırsam?
- Sancılan ne güzel bayram şekeri olur.
- Siz burada olmazsanız, tatilde olursanız?
- Merak etme ben burdayım, bir şey olursa hemen hastaneye gelin. Zaten bana hemen haber verirler, gelirim.
- Teşekkür ederiz. :)
(Yüzümde mutluluk ve güven sırıtışı)
Bu duygularla ve doktorumun verdiği gazla eve geldim. Her şey normalmiş ve 40 haftadan sonra 10 günlük gecikme de normal kabul ediliyormuş diyerek etrafımdakilere mutlulukla açıklamalar yaptım. Ve 10 Ağustos 2013 (Bayramın 3. günü) sabaha karşı saat 02.00'de sancıyla uyandım. Çok şiddetli bir sancı değildi, regl ağrısı gibi bir anda gelen bir süre devam ettikten sonra bıçak gibi kesilen ağrılar. Bir süre öylece bekledim ve sancı aralıklarımı bir kağıda not almaya başladım. Sancılarım 15-20 dakika arayla geliyordu. Sessizce eşimi uyandırdım, ''Sanırım sancılarım başladı.'' dedim. Bir süre de birlikte sancıları bekledik ve sancı aralıklarını not aldık. Beklesek mi , çok da şiddetli değil sancılar, aralıkları da uzun gibi sorular kafamızda dönerken en sonunda hastaneye gitmeye karar verdik.
Eşim sadece anneme haber verdi. (Bayram dolayısıyla babam ve kardeşlerim de biz de kalıyorlardı.) Eğer önemli bir şey olursa haber veririz siz de gelirsiniz diyerek evden çıktık. Hastaneye vardığımızda nöbetçi doktor beni NST muayenesine aldı.
Doktor, ¨Sancılarınız başlamış ancak daha doğuma zaman var, eve gidin öğleden sonra bir daha gelin¨ diyerek bizi yolladı. Gerçekten de dayanılamayacak ağrılar çekmiyordum. Ağrıların arası uzundu ve ağrılar gelince de dayanabiliyordum. Evde, daha rahat bir ortamda sancıları beklemek benim de işime geldi. Eşimle beraber yolda bir fırına uğradık, sıcacık ekmek alarak eve geldik. Annem bizi camda bekliyordu. Hiç kimseyi uyandırmadan sabaha karşı güzel bir kahvaltı yaptık. Saat 7 gibi kız kardeşimi uyandırdım ve sancılarımın başladığını söyledim. Karşısında gayet rahat ve gülen bir yüzle oturduğumu görünce ''Ben de yedim.'' diyerek uyumaya devam etmek için arkasını döndü. Sonra sabahın 07.00'si olduğunu görünce ve NST sonucunu gösterince inandı ve ''Beni niye uyandırmadın diye feryat etti.'' (Kız kardeşim benimle beraber doğuma gireceği için haber vermememe biraz kızdı :) Bundan sonra ev halkı sırayla uyandı ve herkes sancıların geldiğini öğrenmiş oldu.
Aslında bebeğimiz geliyordu. Herkes çok heyecanlandı ama bana belli etmemek ve beni strese sokmamak için herkes normal davranıyordu. Kız kardeşimle (Ayşegül) beraber sancıları takip etmeye ve not almaya başladık. Öğlene doğru sancılar 7-8 dakikada bir gelmeye başladı ve uzun bir süre böyle devam etti. Yine dayanılamayacak kadar yoğun acılar çekmiyordum. Eğer doğum sancıları da böyleyse kolaymış! dediğimi hatırlıyorum.
Öğleden sonra 12.30 gibi (tam saati hatırlayamıyorum) eşim Ayşegül ve ben hastaneye gittik. Evdekilere eğer hastaneye yatırırlarsa sizi ararız diyerek evden çıktık. Bayramın üçüncü günü olması dolayısıyla hastanede yine nöbetçi doktor vardı. Önce NST muayenesi yapıldı. Sancılarım iyice artmış, doktor bir de elle muayene yapalım dedi. Açıkçası kendi doktorum olmadığı için biraz gerildim ama korkunun ecele faydası yoktu. Normal doğum yapacaksam bunlara katlanmam gerekiyordu ve ben bunu biliyordum. Doktor önce ultrasonla muayene etti. Bebeğin duruşu ve kalp atışlarının normal olduğunu öğrendik. Elle muayene sırasında kendimi çok sıktım ve canım biraz yandı. Doktor 2-3 santim açılma olduğunu ve doğumun başladığını söyledi. Eşimle doktorun karşısına geçtiğimde artık hastaneye yatarsam daha iyi olacağını öğrendim. Böylelikle bebeğimin kalp atışlarını takip edebilecektik. Böylelikle hastane serüveni de başlamış oldu.
Eşim beni ve Ayşegül'ü odaya yerleştirdikten sonra doğum çantamı ve annemi almak için eve döndü. Bu sırada bana da hastane önlüğünü giydirdiler, damar yolu açtılar, kan ölçümü yapmak için kanımı aldılar. Ben hala gayet rahat bir şekilde sancılarımı karşılıyordum ve hala dayanılamayacak bir ağrı çekmiyordum. Annem ve eşim de geldikten sonra hep beraber sancı beklemeye başladık, sancı olmadığı zamanlarda da sohbet ettik. Ben bu arada sancılarımı ayakta karşıladım ve sancı aralarında odamda ve koridorlarda yürüdüm. Sanki yürüdüğümde daha az sancı çekiyordum. Benimle ilgilenen ebe doktoruma haber verdiklerini doktorumun yolda olduğunu söyledi. Bu arada da düzenli aralıklarla benimle ilgilenen ebe NST muayenelerimi yapıyordu. Akşam 17.30-18.00 civarında kendi doktorum geldi ve muayeneden sonra 4-5 cm açılma olduğunu söyledi. Epidural alarak doğum yaparsam daha acısız ve konforlu doğum yapabileceğimi önerdi. Ama ben tüm anları hissedebilmek istiyordum. Ağrıları da çekerim diye cengaverlik yapmaktan geri kalmadım. Eşim her zaman ağrısız doğurman daha iyi değil mi niçin istemiyorsun diye ısrar etti. Ben epidural almamaya kararlıydım.
Doktorum benimle ilgilenen ebeye suni sancıya başlayalım dedi. Aslında kafamda biraz soru işareti yaratmıştı bu durum ama doktoruma gerçekten çok güveniyordum. Vee suni sancı etkisini göstermeye başladı! Bu zamana kadar sancıların çok da kötü olmadığını söyleyen ben 45 dk sonra adeta kıvranmaya başladım. Suni sancının ağrıları gerçekten dayanılmaz diyebilirim. Sancı aralıklarım da zaman geçtikçe kısalmaya başladı. Önce 5 dk, sonra 3 dk. derken 1- 1,5 dk arayla sancı çekmeye başladım. Bu arada sancılar beni iki büklüm ettikçe eşim ve kız kardeşim sırayla belime masaj yaptılar. Sancı esnasında biri belime masaj yaparken diğerinin elini sıkıyordum. Gerçekten benimle birlikte sancı çektiler diyebilirim. Anneme gelirsek ben kıvrandıkça o fena oldu. Bir yandan belli etmemeye çalışıyor bir yandan yardımcı olmak istiyor. Herkes için zor anlardı. Herkese çok teşekkür ediyorum yanımda oldukları ve bana güç verdikleri için...
Saat tam 23.00'da anestezi uzmanı geldi ve epidural uyuşturma yöntemiyle bana bu sırada detaylı blgi vererek işlemi gerçekleştirdi. Doktor eşimi son kez yanıma aldı ve o anda elimi tutması çok iyi geldi. İlacın etkisi 23.15'te kendini gösterdi. Gerçekten bir anda doğumhane pespembe bir yer oldu. Evet sancılar yine geliyordu hissediyordum ama karnımın kasılması şeklinde. Artık sancıdan iki büklüm olmak yerine sancım geldi ıkınmalıyım diyordum. Ayşegül benimle beraber doğuma girdi ve fotoğraf, video işlerini halledecekti. Doğumun artık son evresinde olduğumuzu söyledi doktorum ve yarım saat sonra bebeğin kucağında dedi. Bundan sonra ebenin de uyarısıyla sancılar geldikçe ıkındım ve aralarda da sohbet ettik diyebilirim. Epidural anestezi işinin ehli kişilerce yapıldığında gerçekten anne için büyük konfor.
Doğumun son dakikalarında doktorum artık çok az kaldığını ve gayretle ıkınmam gerektiğini söyledi. Bir anda içimde bir boşluk hissettim. Yarım saatlik ıkınmanın sonunda doğumhanede bebeğimin çığlığını duymamla beraber göz yaşlarımın sel olması bir oldu. Canım kızım 23.45'te kucağımdaydı. Bayram şekerimiz gelmişti. O tiz sesin benim bundan sonraki hayatım olacağını biliyordum. Kızımı hemen kucağıma verdiler. O kadar güzel kokuyordu ki... Bebeğim temizlenmek ve gerekli ölçümler için gidince doktorumda benim dikişlerimi tamamladı. Tam üç dikiş ile doğumu gerçekleştirmiştim.
Tüm aileme (annem, babam, kayınvalidem, kayınpederim, Ayşegül, Murat Can, Cansu ve eşim) çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız. Sizi çok seviyorum...
Dilek
No comments:
Post a Comment